Cuma, Aralık 29, 2006

Sonuçlar

Prof, kızımdan tahliller istedi tam tahmin ettiğim gibi. Çok şükür tedavi gerektiren bir durum yokmuş, ama izlemeye almak gerekiyormuş. 3 ay sonra kontrole çağırdı.

Bugün de öksürüğünü kontrol ettirdim, o da iyi durumda. Yarın tatile çıkabiliriz yani :) Ama İnci havuza girmeyecek...

Şimdiye kadar tüm bayramlarda her iki aileden birindeydik. Bu bayram bize tatil olacak inşallah. Her ikimizin ve buçuğumuzun da buna ihtiyacı var. :)

Çarşamba, Aralık 27, 2006

Öksürük için gittik ama...

Fotoğraf notu: Son modamız evde atkı bere ve sırtımızda çantayla gezmek. Çantası da Şevval Ablasının eski anaokulu çantası :) Bize verdiler.

İnci, cumartesi pazar hep hapşırıyordu, biraz da öksürüyordu. Pazar akşamı daha da arttı, pazartesi günü doktoruna götürdüm. Öksürükden korkarım, daha önce hiç olmadı denebilir, bronşit olmasından korktum. Bir arkadaşımın oğlu olmuş, onun da önce grip gibi başlayıp sonra bronşite çevirmiş. İnci'nin de öksürüğü biraz artınca hemen doktora gittik.

Doktorumuz güzelce muayene etti, gribal enfeksiyon başlangıcı dedi, sadece öksürük şurubu verdi. Ama muayene ederken başka bir şey dikkatini çekti. Kızımın göğüsleri çok büyümüş. Ne zamandır böyle, ne zaman fark ettiniz dedi, şaşırdım. İki aydır falan böyle dedim. Normal değilmiş meğer, bizim cahiliyetimize geldi. Ben kızım büyüyor diye memişlerinin de büyüdüğünü düşünmüştüm. :( Kendimi çok kötü hissettim.

Doktor hemen bir ultrason ve kan tahlili istedi. Büyük ihtimalle hormonların bir dönemlik değişiminden olmuştur geçer falan dedi ama yine de pediatrik endokrinoloji bölümü profesörü ismi verip randevu alın dedi. Ultrason sonucunda kitle çıkmadı, gerçekten göğsü büyümüş. Kan sonuçlarını da dün aldım gösterdim. Onlar zaten hormon tahlili değil, bir şey çıkmadı. Kansızlığı falan da yokmuş, gayet iyi düzeydeymiş. Doktorumuz, profesör için bir görsün dedi.

Yarın sabah 10'a randevu aldım bakalım prof ne diyecek. Büyük ihtimalle hormon tahlili isteyecektir. Ancak ondan sonra kesin birşeyler söyleyecektir. Benim tahminim bu şekilde. Cuma günü de öksürüğü için kendi doktoruna kontrole götüreceğim. Cumartesi tatile çıkmayı düşünüyorduk, bayramı kaplıcası olan bir tatil yerinde geçirecektik. Benim belim için. İnci iyi olmazsa gitmeyebiliriz. Çocuğu daha da hasta etmeyelim de.

Bu arada yengem öksürük için doğal ilaç tarifi verdi. Onu da yazayım da. Bir soğanı dörde bölüp üzerine bal koyuyorsun. Bir kavanoza, 24 saat bekletiyorsun. Sonra soğanı alıp kalanı ona bir tatlı kaşığı sabah akşam içiriyorsun..Birebir dedi, çocuklarına yapıyormuş, çok iyi geliyormuş...

Çarşamba, Aralık 20, 2006

Ortam dikkati

Televizyon karşısında oynuyor küçük hanım. Hazırlandık bir düğüne gidecektik fotoğrafı öncesinde çektim, düğünde de salona girdiğimizden itibaren masa tepesine çıkıp oynadı :))

Artık her duyduğu kelimeyi yarım yamalak da olsa söylüyor, öyle tatlı ki. Dün akşam kaplumbağa dedi ama öyle komik bir sekilde ki şu anda yazamadım. Bir daha söylerse kesin yazacağım. Ona yeni kitaplar aldım, 4 ciltlik set yine, renkleri ve şekilleri anlatıyordum o da söylüyor... Ama daha bilemiyor. Artık kelimelerini yazamıyorum ama çok ilginç ve komik gelenler olursa not alacağım... :)

Fizik tedavim pazartesi günü bitti. Son gün onu komşuya bıraktım yine. Aslında o saatte uyutup bebefon veriyordum ama bu sefer evde temizlik vardı, uyutmadım. Komşum senin kızına bir alem deyip duruyor. Salonunda iki yapma çiçek varmış, birinin yerini değiştirmiş. Bizimki de çiçeğin eski yerini gösterip çiçeği sormuş. :)) Sema Teyzesi onun yerini değiştirdiğini söylese de İnci onun yerinde olması gerektiğini anlatmış :)) Her zamanki kuralcılığı yani... Tabi komşum onun evindeki bir eşyanın yerinin değiştiğini fark ettiği için İnci'ye çok şaşırmış. Ben de şaşırdım, kaç gündür vermemiştim, o kadar aradan sonra bile bilmesi çok şaşırttı.

Cumartesi günü onu başka komşuya vermek zorunda kalmıştım, onda çok ağlamış. Çok zahmet vermiş. Komşum onu dışarı çıkarmış gezdirmiş falan ama ben gelene kadar camda beklemişler... O gün ters günüydü herhalde, halbuki ben ona giderken hep anlatıyorum doktora gittiğimi belimin ağrıdığını biliyor. Onu öpüyorum, o da beni öpüyor, izniyle ayrılıyorum. Bırakıp da kaçmıyorum yani... O gün bırakmak istemedi, ama mecburen bıraktım. Biraz naz yapıp susar sandım, öyle olmamış.

Komşum sonra bana İnci'yle bayağı sohbet ettiklerini onu güzel yetiştirdiğimi falan söyledi. Açıkcası biraz memnun oldum ama yine de yeterli olduğumu düşünmüyorum. Tüm gün evde sürekli onunla olsam bile bazen hiç kaliteli vakit geçiremiyoruz. Hani en azından günde 1 saat çocukla kaliteli vakit geçirmek gerekiyor ya... Bazen onu yapamadığımı düşünüp üzülüyorum. 2 yaşını doldurduktan sonra onu yarım gün sitedeki kreşe vermeyi düşünüyorum. Ya da başka kreş araştıracağım daha... Gerçi sitedeki kreşe çocuklarını verenler var referanslı yani. Yine de iyice bir araştırayım da. Arkadaş edinir, çocuklarla oynamayı öğrenir böylece.. Bir de hasta olmayı tabiki, hep duyuyorum kreş = hastalık diye... Daha vaktimiz var...

Salı, Aralık 19, 2006

Kuralcı

Büyüyünce çok kuralcı olacak galiba, biz mi öyle yetiştiriyoruz bilmiyorum. Herhalde bazı şeylerin hep aynı düzende gitmesine alıştı. Düzen bir şekilde değişince hayır olmaz yapıyor...

Masada ben hep onun mama sandalyesinin yanında, babası da karşı sandalyede oturuyor. Geçen gün babası ona kahvaltı yaptırdı ben sonra geldim ve babasının yerine oturdum. Babası da benim yerime oturdu. İnci hemen başladı babasının oturduğu sandalyeyi göstererek anne anne demeye benimkine de baba baba demeye. Babası anlattı ona, evet burası annenin yeri bugünlük ben oturacağım diye razı olmadı. Ben kendi yerime oturmalıymışım... :)


Yine geçen sabah ben babasının terliklerini babası da benim terliklerimi giymiş. Bu arada benim ayaklarım çok büyük değil, babasının ayakları küçük ve ince ;) Neyse İnci Hanımefendi hemen bunu farketti, anne anne babasının ayakları gösterdi sonra benimkine baktı baba baba.. Hemen geldi benim ayağımdaki terlikleri çıkarttı, götürdü babaya giydirdi, benimkileri de getirdi bana giydirdi :))


Yatak ve yastık olayımız da var, babasının yastığı annesinin yastığı babası annesinin yastığına kafasını koyarsa eğer, inci yanımıza gelince, hemen olmaz yapıyor. Gece yatarken de kendi yatağı yastığını biliyor ve dün gece onu yanıma alsam da sonra kendi yatağına kendi gitmek istedi ve koydum, ninnisiini söyleyip yatağıma gittim. O da uyudu. Nenni nenni diyerek de ninni söylemeden göndermiyor... :)

Fotoğrafın hikayesine gelince, geçen akşam yemeği için salata yapmıştım sarımsaklı yoğurtlu, babası da gelemeyeceğini söyledi. İnci de salatayı parmaklamak için saldırıp duruyordu koydum önüne tabağı olduğu gibi.. Tüm parmaklarını içine soka soka, yalana yalana yoğurtlu kısımlarından yedi... :)) Bu pozları kaçırırmıyım hepsini çektim... :))

Pazartesi, Aralık 11, 2006

Haftasonu

Kızımın çok kuzeni var ve kimisiyle yaş farkı da oldukça fazla. En büyük kuzeninin kızımdan bir yaş küçük oğlu bile var. :) Haftasonu da en büyük ikinci kuzeninin sözüne gittik. Çok sevdiğimiz Raşit abimiz cumartesi günü sözlendi. Biz de cumartesi günü Bursa'ya kızımın halasına gittik. Arabalı vapura bindik. İnci martıları seyretti, onlara yiyecek verdi.

Babaannesi ile dedesi de Bursa'ya gelmişlerdi onlarla da hasret giderdik. Küçük hanımın keyfi de yerindeydi. Anne baba kelimeleri ağzından düşmese de onlara da gitti. Özellikle dedeye daha çok gidiyor. Abilerine (kuzenleri) de gidiyor. Halasıyla eniştesine pek pas vermedi. Enişte baklavalar nerde deyip çok yaklaşmak istedi ama bitti diye kaçtı. Baklavalar yanaklar oluyor :))

Söz evinde pek çocuk yoktu sadece bizden bir ilkokula giden abla vardı. İyiki vardı, bütün akşam onunla oynadı, beni hiç üzüp zorlamadı.

Dün akşam döndük, yolun ilk kısmında uyudu sonra uyumadı. Gece yatmadan önce banyo yaptırdım sonra da yattı uyudu. Aslında banyo yaptırmak zorunda kaldım desem daha doğru olur... Çoba çoba diye çorba istedi tam yatıracakken, gittim ısıttım yedirmek istedim yemedi ve en sonunda o çorba üstüne döküldü...

Cumartesi, Aralık 02, 2006

Baba geldiiii...

Dün akşam üstü kızımın babası geldi. Babasını bir özlemiş bir özlemiş durup durup boynuna sarıldı. :) Yemeğini babası yedirirse yedi, sabah kahvaltısını da babası yaptırdı.

Havaalanından İnci'ye oyuncak almış ama ne top ne de araba. fotoğrafda görülen hip hopcu kurbağa.. Top yokmuş, arabalar da çok kötüymüş. Kurbağayı İnci beğendi mi derseniz hayır.. Şarkı söyleyen bu kurbağadan hiç hoşlanmadı. Bu tarz sesli oyuncaklardan hiç hoşlanmıyor. Gerçi davul çalıp şarkı söyleyen kız bebeği var onu seviyor ama onun dışındaki hiçbir sesli oyuncağı sevdiğini görmedim. Korkuyor nedense... Çalışmadığı zaman seviyor kurbağasını taklidini yapıyor, çalışınca uzak duruyor :))

Neyseki babası bol bol çikolata da getirmiş, kızının gönlünü öyle aldı ;))

Bu arada İnci nezle, o yüzden de pek keyfi yok. Bir türlü atlatamadı nezleyi, geceleri çok üstünü açtığından mı oldu bilemiyorum...

Not: Oyuncağına alıştı artık kendi çalıştırıp onunla beraber dans ediyor. :))