Pazartesi, Kasım 27, 2006

Babadan İstekleri...


Bu aralar kızımdan çok yakındım galiba... Halbuki tatlı böceğim benim neler neler yapıyor. Babası yurtdışına çıktı, aralık ortasına kadar olmayacak. İnci'ye baba sana ne getirsin diyorum, aaba (araba), gool (top) diyor. Bebek getirsin mi diyorum, ııh istemiyor. Çok komik araba ve top erkek çocukları gibi.

Söylediği kelimeler her geçen gün artıyor, buraya yazmaya yetişemiyorum bile...

babu - banu
mamun - maymun
kuba - kurbağa
fi - fil
aaba - araba
üç - üç
alooo - alo (son modamız telefonu eline alıyo aloo alooo :)
abi - abi
aba - abla
efe - efe
oğujş - oğuz (televizyondan duyup söyledi)
dit dit - kovulduk :)
aama - elma
kave - kahve (bıraksan bir fincan kahveyi içecek)
çoaap - çorap
mö mö - inek
pisi pisi - kedi
ev - ev
avv avv- köpek (nerde köpek veya biblosu vs görse avvv avvv diye bağırıyo)
dodi dodi - dido reklamından...
akaba - ayakkabı
mujş - muz


Her akşam tüm kitaplarını kitaplıktan alıp yanıma oturuyor, oku diye. Teyze okusun diyorum, istemiyor, illa anne. Gündüz de oyun oynarken benim de onunla yerde oturmamı istiyor. Teyzesi var ama o anne anne diye beni istiyor. Babası olmadı için midir nedir bana daha bir düştü.

Sonunda ona bir oto koltuğu aldım ve uzun zamandan sonra trafiğe çıkmaya başladım. Dün anneannesi dedesine götürdüm. Yolda biraz sıkıldı, 45 - 50 dakikalık yol, Allahtan teyzesi yanındaydı. Dedesi parka götürdü, bahçede köpeğe baktı. Değişik bir gün geçirmiş oldu. Annem de torununu sevdi, ama benden yine de hiç ayrılmadı. Anne kaak (kalk), anne kaak... Oradan kaldırıp oraya götürdü, oradan kaldırıp oraya götürdü.

Dönüşte bizi dayısı getirdi, gece kullanmaya cesaret edemedim. Uzun zamandır kullanmamışım, çocuk da var, çekindim. Ne de olsa şehirlerarası yol... Gerçi daha rahat oluyor şehiriçinden ama hızlı kullanmak gerekiyor. Dönüşte çok fazla sıkıldı, koltuğundan kalkmak istedi, ama kaldırmadım, hep oyaladım... Neyse ki benim araba kullanmama alıştı, oh ya.. Çok sevdiğim bir şeyi uzun zamandır yapamamıştım. Neden bilmiyorum ama araba kullanırken kendimi daha özgür hissediyorum... Kötü bir şoför olsam da ;)


Geçenlerde iki gece inadımı kırdım onu yanıma alıp uyuttum sonra yatağına yatırdım. Ama gece yarısı anne diye kalktı. Hemen kucağıma atladı. Kızım daha sabah olmadı biraz seveyim yat yerine deyip kucağıma aldım, koltuğa oturup 5-10 dakika bekledim. Tekrar uykuya dalınca yatağına geri yatırdım. Anladım ki bu iyi bir yöntem değil benimle yatmaya alışırsa mahvolurum. Zaten düşer bizim yataktan ben uyurken çok deli yatıyor. Akşamları yine yatağına koyup başında bekleyerek uyutuyorum. Sabahları uyanınca yanıma alıyorum sadece... Anne diye bir tatlı sarılıp öpüyor, anne kız kuduş kuduş yatıyoruz...

Biraz daha büyüse anne kız neler neler yaparız onunla :)

Çarşamba, Kasım 22, 2006

Yemek yememe

Bu aralar İnci'den cekiyorum yani böyle giderse ikinci çocuk dilegimden vazgecebilirim. Uyumuyor ve yemiyor. Anne mama, anne mama beni mutfağa götürüyor ama ne verirsem reddediyor. Hiçbir şeye sinirlenmiyorum şu yememe olayı kadar. Hani çok zorlayan sürekli ağzına bir şeyler tıkmaya çalışan bir anne olsam, sürekli bir şeyler yedirmeye çalışsam neyse, ama üstelemiyorum ki...

Sabah kahvaltısında meyve suyu veya süt ve yumurta yiyiyor, oyunla... Birkaç kaşık ve pekmez ve bal da veriyorum yumurtası bitince ağzına... Canı isterse biraz peynir, salatalık da...

Öğlen çorba veya yemek. Sadece bir tabak bir şey yiyor o da binbir oyun ve zorla... Daha sonra da meyve tutuşturursam eline, canı isterse kemiriyor.

Akşam da biraz çorba, biraz yemek azar azar her birinden vermeye çalışıyorum. Ne yerse hepsi zorla, oyunla... Ona kalsa aç yaşayacak...

Süt dolduruyorum biberonuna oynarken ne kadarını içerse, yatmadan önce bir miktar içirmeye çalışıyorum...

Ne zaman uyutmaya kalksam anne mamma diye başlıyor, gidiyoruz mutfağa ama malesef İnci hanım elleri ile yüzünü kapatıp hiçbir şey yemek istemiyor....

Perşembe, Kasım 16, 2006

Çi

Anne, baba, çi
meğer çi inci demekmiş, kendini anlatırken çi demeye başladı ve ben bunu ilk önce anlayamadım.. Kızım ne diyosun ne çi diyordum geçen sabah kahvaltıda, babası söyledi..
Bir de tüm gün berabersin anlayamadın mı çi _ inci demek diye... Kendinden ve kendi eşyalarından bahsedecekken "çi" incinin anlamına da geliyor :)

Gün be gün söylediği kelimeleri çoğaltıyor...
Bade - asagidaki bebek, bebek deyince artık hemen bade diyor... Gürültü yapma aşağıda bebek uyuyor diyorum akşamları.. Hemen Bade diye adını söylüyor.. Ada da var o da uyuyor diyorum, Ada demiyordu ama bugün Ada da dedi...

Geçen gün abla - aba dedi...

Bazı kelimeleri bir kere söylüyor, sonra tekrarlamıyor ama söyleyebildiğini görmüş oluyorum.

Çarşamba, Kasım 15, 2006

Uyku problemi

Geldiğimizden beri uyku düzenimiz değişti, uyutmak çok zor oldu, uyumak istemiyor, hiç uykusu yok... Anlamadım neden böyle oldu...

Ankara'da en geç 10 da beni elimden tutup sürükleyerek götürürdü uyut diye, onun yüzünden Aliye'yi seyredemiyordum :) Şimdi gece 12 - 1 ayakta uyuyamıyor...
Öğlen uykusu geldiğinde en geç 1:30 da masa altında sızar kalırdı, şimdi öğle uykusu 3 ü buluyor.. Ve de zorla götürüyorum yatağına...

Eski düzenimize nasıl döneceğiz bilemiyorum, ama bu durum canımı sıkıyor... Akşam şöyle rahat rahat bir oturamıyorum eşimle. Yada kendime vakit ayıramıyorum, uyanıksa sürekli o ilgi istiyor, bir de alıyor tüm kitaplarını oturuyor yanıma oku diye 15-20 kitapla geziyor... Birini okuyoruz "bitti" diyor at kenara, öteki o bitti at kenara, öteki... Kitapları sevmesi çok güzel biliyorum ben de çok seviyorum aslında, ama bir kere okumak yetse ;))

Şöyle kendi kendine oynasa, uyusa :)) Neyse böyle çocuk bulunmaz ben de idare edicem artık ne yapayım, şimdi bana şirin şirin bakıyor böceğim, biraz yiyeyim onu...

Bu arada gündüz hiç televizyon açmıyorum.. Akşamları babası gelince açılıyor televizyon... O da bebekli bir kaç reklamdan başkasına ilgi göstermiyor, çocuk çıkarsa programlarda ancak o zaman bakıyor, ne güzel değil mi...

Salı, Kasım 14, 2006

Sirk


Hayatımda hiç sirke gitmemiştim, çocukken TRT'den çok seyretmiştik :)) Kurulduğunu görünce İnci'yi götürmeyi çok istedim. Sonunda geçtiğimiz pazar akşamı gidebildik, önden gören bölümlere oturduk. Güzeldi, İnci'nin hoşuna gitti. Köpekli şovu, halkaları havada döndüren adamı ve en çok da en sonundaki motorsikletli şovu sevdi. Aslında herkes motorsikletli şovu sevdi, gerçekten güzeldi.

Bir ara sıkıldı, ben aslanlardan hoşlanacağını düşünmüştüm ama onun çok ilgisini çekmedi, o ara çubuk kraker ile onu oturtabildim. Etraftaki çoluk çocuk da en az sirk kadar ilgisini çekti, onları da seyredip durdu.

Sirk başlamadan önce yavru aslanla fotoğraf çektiriliyordu, adamlar bu şekilde para kazanıyorlar... Yavru aslanı çok sevdi, onunla fotoğraf çektirdi, sahibi yavru aslanı götürene kadar gözü hep onun üzerindeydi.

Sirk iki saat sürdü, on buçukta bitti, eve gelince acıkmıştı, yemek yedi tekrar. Uyuduğunda saat 12 yi geçiyordu sanırım...

Cuma, Kasım 10, 2006

Son zamanlar...


İnci'nin doğduğundan beri süre gelen yabaniliği sürüyor, herkese yabancılık yapıyor, bana yapışıyor, kalabalık bir ortama girdiğimizde uzun müddet alışana kadar bacaklarımızın dibinde. Sadece çocuklara yapmıyor, onları çok seviyor, özellikle de abla ve abileri... Fotoğrafda da komşumuzun tatlı kızı Şevval, İnci ile oynamaya gelmişti. Çok güzel oynadılar, İnci onu hiç bırakmak istemiyor, başka zaman görünce de sevinç gösterileri yapıyor, gel gel diye bize çağırıyor. Aynı şeyi Şevval'in abisi Ayhan'a da yapıyor, onu da çok seviyoruz. Zaten biz gitmeden önce İnci daha çok bebekken de Ayhan onunla ilgilenir bakardı.

İnci bebekken demek garip geliyor ama öyle, artık bebeklikten çıktı çocuk oldu. Dün tüm komşular tolandık, o kadar çok küçük çocuk bebek var ki. İnci küçüklerle oynayamıyor, yaşıtlarıyla da pek mümkün olmuyor, birisi bir oyuncağı alınca diğeri onun elindekini istiyor ama büyük çocuklar küçüklerle güzel oynuyor. İnci'nin çok mızmızlık onu bunu isterim diye tutturma huyu yok şimdilik :) ama kendi bildiği şekilde oyuncaklarıyla oynamak istiyor ve yönlendirmek istiyor. Biraz benimcilik yapmaya da başlıyor gibi geldi bana...

Bu arada da konuşma çabaları var, yeni kelimeler söylüyor, aklıma gelenleri yazayım..
aba - abla
kuba - kurbağa

kapa
manni - mandalina çok seviyor...
bubu - burun
alla alla - allah allah ya demiştim bir gün, duyar duymaz dedi :) nerde deneceğini de biliyor :))
çe - çene
çiçi - çiçek
kude - kurdele
çık - çıkmak
babacı - babacım
bebe - bebek
bebeci - bebeciğim herhalde anlayamadım
gol - top
bıcıbıcı - banyo yapmak
bi(r) - bir
iki - iki herseyi ikiye kadar sayıyoruz, üç yok :)) Bir iki bir iki diye diye çoğul gördüğü herşeyi sayıyor. Sayı kavramını anladı, bilinçli yapıyor...

Çarşamba, Kasım 01, 2006

Evimizdeyiz

Nihayet evimizdeyiz, İnci'nin eve alışması çok uzun sürmedi. Özellikle de uzun zamandır oynamadığı oyuncaklarını görünce çok çabuk alıştı da denebilir. :)

Yalnız yatağında uyutması çok zor oluyor, Ankara'da yanına uzanıyordum şimdi yatağına koyuyorum, ya başında dikilip ya da ben şurada oturup sana ninni söyleyeceğim diyerek odasına koyduğum koltukta oturarak onu uyutmaya çalışıyorum. Çok uzun zaman alıyor. Özellikle geceleri zorla uyuyor ve kaç gündür 12 de uyuyor. Sabah da 9 da kalkıyor. Aslında 7 gibi bir yarı uyanıp ağlıyor, kucağıma alıyorum bir daha yatağına yatmıyor, yanıma getiriyorum, ilk kelimesi babasının olmadığını görüp baba oluyor. Baba yok gelecek diyorum onun yerine yatıp mışıl mışıl uyuyor. Bizim odamız daha karanlık, iyi uyku için kalın perdeler takmıştım ;))

Teyzesi bizde, babası gelene kadar kalıyor, onunla şımarıp duruyor şimdi saklambaç oynuyorlar :)