Perşembe, Eylül 20, 2007

Son durumlar...

Okulla ilgili bir sorunumuz kalmadı. Gayet memnun gidip geliyor. Hiç gitmeyeyim falan demiyor. Sadece geçen gün doktor muayenesi varmış, doktor geldi, ben hasta değilim deyip durdu. Muayene olmamış. Okulda yaptıklarını anlatıp durur diye düşünüyordum ama herşeyi anlatan İnci hiçbir şey anlatmıyor. Ağzından kerpetenle laf alıyoruz okul konusunda... Laf arasında bir kaç parça şey söylerse söylüyor... Orada çok uyumluymuş, hiçbir şeye itiraz etmiyor, tüm etkinliklere katılıyormuş. Yemeklerinin de hepsini yiyormuş.

Eve gelince İnci ikinci kişiliğini sergiliyor bize. Yemiycem, giymiycem, mem de mem... Zorlamıyorum hiçbir şeye ama kök söktürüyor yani...

Bağırıp çağırmadan çocuk terbiyesi kitabını çok beğendim ondaki yöntemleri uygulamaya çalışıyorum, çok işe yarıyor. Birebir aynısı olmasa da taktik alıyorum.

İnci yatağından inemiyordu, çünkü bariyeri tam inmiyor, yarım duruyor. Çıkabiliyordu ama inmeyi göstermeme rağmen yapamıyordu. Son iki haftadır inebiliyor. Haftasonu sabah uyanınca inmiş yanıma geldi. Aramıza girdi kedicik, babası uyuyordu farkında değil ama ben önce biraz uyuyor numarası yaptım, baktım sessiz duruyor, sonra uyanıyormuş gibi yaptım. Sarıldık beraber, bir müddet yattık. Sonra o benim iyice uyandığımı anlayıp çenesini açınca hadi kalkalım dedik kalktık. Babamızı uyandırmayalım. Ona sarılıp yatmak çok güzel :) Geceleri de sarılıp yatıyoruz bir müddet sonra ya o hemen uyuyor yatağına koyuyoruz ya da uyuyamıyor yatağına geçiyor. Bayan inadın en masum ve sakin olduğu zamanlar uyuduğu zamanlar :) diyecektim ama geçen gece uykusunda uyumuycam diye söyleniyordu, ve daha başka şeylere... :))

Salı, Eylül 11, 2007

:)

Teyzesi: Arabanı annene gösterelim, bakalım beğenecek mi?
İnci: Şimdilik idale (idare) etsin. Daha sonra büyüğünü yapalım ben. (yaparım)

Not: Eve gelince ben fotoğrafını çekemeden arabanın tekerleklerini parçaladı. Bu arabanın son hali.. :)

Dün sabah ben götürdüm, önce beni öptü, sonra güzelce öğretmeniyle çıktı. Öğlen almaya teyzesi gitti. Bu sabah da teyzesi bıraktı. Şimdilik bir problem yaşamadık maşallah.

Bu fotoğrafı da bu sabah teyzesiyle giderlerken arkalarından çektim... :)

Cumartesi, Eylül 08, 2007

2,5 yaş kontrolü ve aşısı

Dün yuvadan aldıktan sonra bir de doktora götürdüm. 2,5 yaşında olması gereken Hepatit A aşısı vardı, bir de normal muayene oldu. Herşey normal, hatta bu sefer memişleri de doktorun dikkatini çekmedi, kayboluyor sanırım.

Boy: 93,5 cm
Kilo: 12,5 kg

Doktor bir şikayetiniz var mı diye sordu. Sadece çok zor büyük tuvaletini yapıyor, ağlıyor dedim. Bir de popom kaşınıyor deyip duruyor ne zamandır, parazit mi var acaba diye tahlil yaptırdım yazın, hiçbir şey çıkmadı dedim. Tahlil sonuçlarını da gösterdim. Doktor bebekliğinden beri böyle problem var mıydı bunun için tedavi uyguluyormuyduk dedi, yoktu dedim, yeni oldu. Kontrolünü yaparken makatına da baktı ve çatlak var dedi. Yiyeceklerle kabızlığını çözemedim dedim, ilaç verdi. Duphalac şurup, anestol merhem ve suya katıp içinde biraz oturtmak için bir solüsyon . Eğer herşeye rağmen geçmezse cerrahın görmesi gerek dedi.

Ben hem bağırsakları yumuşatıcı gıdalara devam edeceğim hem de ilaçlarını vereceğim, inşallah kabızlığı geçer. Yavrumun o kadar canı yanıyor ki anlatamam. Son ana kadar tuvalete gitmek istemiyor. Çok zor ikna oluyor. :(

Aşı olurken ağlaması kaçınılmazdı zaten, sonra da babasını aradık. Ona telefonda "biz doktola gittik, ben aşı oldum" diye anlattı, "acıdı" dedi. Bu şimdilik son aşısıydı, artık uzun müddet aşısı yok. 4-6 yaş arası var. Bir ara da PPD testi yaptırmamız gerekiyor, verem aşısının tutup tutmadığını test için yapılıyormuş. Çok acil değil, bir kaç ay içinde yaptırabilirsiniz dedi doktor.

Bugün uzun zamandır yapmam gereken bir şeyi yaptım. İçi föylü bir klasör aldırdım ve içine İnci'nin bu zamana kadar olan tahlillerini yerleştirdim. Hepsini bir torbada toplamıştım, içinden çıkarıp bakmak zor oluyordu. Böyle iyi oldu çünkü bazen doktor eski tahlil sonuçlarına da bakmak isteyebiliyor. Sağlık cüzdanında zaten hastalandığında kullandığı ilaçları ve gelişimi var. Reçeteleri de saklıyorum ama onlara gerek yok sanırım.

Cuma, Eylül 07, 2007

Yuvada 5. gün


Dün beni hiç aramamış, öğlen almaya gittiğimde gayet iyi bir şekilde geldi. Boyalarla el baskısı yapmışlar sonra o kağıtları panoya asmışlar. Onlara baktık. Neler yaptığını öğretmenine sordum, toplu oyunlara etkinliklere katılıyor ama diğer zamanlar eline bir iki oyuncak alıp bir kenara çekiliyor dedi. Diğer çocuklara katılması için davet etmek, teşvik etmek gerekiyor dedim, öğretmeni de evet öyle dedi. Yemeğini çok yavaş yiyor, en son yiyor dedi. İki kaşık ben yediriyorum 3 kaşık o yiyor dedi. Genelde sen yedir diye öğretmenine bırakıyormuş kaşığı. Zamanla kendi yemeyi de öğrenecek. Öğretmeni yemekten sonra tuvalete de götürmüş. Ona sorunca hep yok diyor dedi, evde de öyle dedim. Çok sıkışmadıkça tuvaletim geldi demiyor.

Sonra eve geldik, bütün gün de evde oynadı. Öğle uykusu uyumuyor. Gel biraz dinlenelim diye saat 3 gibi yatağa gidip uzanıyorum ama o benim yanımda oyun oynuyor, uyumuyor. Akşam da teyzesi parka götürdü. Parkta kendinden 1 yaş büyük bir çocuk varmış. Onu tanıyor, arkadaş olmuşlar. İnci'nin abla abi dışında tek arkadaşı denebilir. İkiz kızlar varmış, hep beraber çok güzel oynamışlar. Kaydıraktan kaymışlar. Teyzesi ne kadar eğlendiğini, güzel oynadığını anlata anlata bitiremiyor. Bu akşam da parka gideceklermiş. Park denince hemen Fuukan (Furkan) diyor zaten.

Akşam parkta yaptıklarıyla ilgili konuşurken kızları anneleri çağırdı, onlar alışverişe gideceklermiş dedi. Teyzesi ben duymadım deyince de "sen duyamazsın ki zaten, onlar kendi aralarında konuşuyorlardı" dedi. :)

Dün gece yatarken bana yastığımı battaniyemi götürelim ben hep okulda kalayım diyordu. Ama sabah kalkıp hazırlanırken okula gitmeyeliiiim, okula gitmeyeliiim diye diye hazırlandı. Evden çıktık, yolda hala okula gitmeyeliiim diyordu. Ben de bütün çocukların okula gittiğinden, komşu abi ablalarından bahsettim. Okula girdik, ağlamadı ama öğretmeni inene kadar paçamdaydı. Öğretmeni gelince bana el salladı çıktı. Merdivenlerdeyken de "sen 5 dakka dur, sonra git" dedi. :) Ağlamadan çıktı, öğretmenine alışıyor ama okulda bizi karşılayan müdür yardımcısı ve psikoloğa yanaşmıyor.

Ben gidip aldığım ve öğretmeniyle birebir konuştuğum için yazılı günlük rapor vermiyorlar. Yoksa yazılı günlük rapor veriyorlarmış. Ayda iki kere de psikolog rapor verecek.
Posted by Picasa

Perşembe, Eylül 06, 2007

Yuvada 4. gün


Fotoğrafından anlaşılacağı gibi yine çıkmak istemedi, anneyle kalmak istedi. Hayır kızım kabul etmiyorum, biz seninle ne konuştuk dedim ve ağlaya ağlaya öğretmenine teslim ettim. Anneciim diye ağlayarak merdivenleri çıkarken hadi bana el salla diye bir de fotoğrafını çektim. Çıktıktan sonra ağlamadı sustu, bir yarım saat oturdum kameradan izledim ingilizce öğretmenleriyle güzel güzel ders yapıyorlardı. Sonra öğretmenini arayıp sorduk annesi gitsin mi diye, tamam dedi. Zaten yarım gün ve aynı sitedeyiz, aradıklarında onlar telefonu kapatana kadar orada olurum :)

Önümüzdeki günler neler olacak göreceğiz. Yuvanın ücretini de ödedim bugün, bir ay dolmadan bırakmasa bari :)))

Çarşamba, Eylül 05, 2007

Yuvada 3.gün

Bu sabah gittik, öğretmeni aşağıya inene kadar ayakkabılarını değiştirdim. Bekledik, öğretmeni gelince konuşup yukarı çıkmaya ikna olur sanmıştım ama ağlamaya başladı. Bu sefer konuşma fayda etmedi. Ben de ağlamasına prim vermedim ve öğretmenine izin verdim, alın götürün diye. Ağlayarak çıkmasına dayanamıyorum ama Allah'tan ben de ağlamıyorum. Zaten herşey yukarı çıkana kadar, çıktıktan sonra ağlamadı. Güzelce kahvaltısını etmiş. Yalnız sırt çantasını içinde bebeğim var diye çıkartmamış, çok komik görünüyor dedi psikolog, sırtında çantayla oturup kahvaltı etmeye çalışıyor dedi. Eda bebeği vardı çantanın içinde, Çorum'da unutmuştuk, dün akşam getirdi kuzeni Özlem Abla'sı.

Sınıfa geçtikleri zaman izledim, çantayı çıkartmış ama elinden bebeğini düşürmüyordu. Keyfi yerinde görünüyordu, öğretmenlerinin onlara yaptıkları her oyuna katıldı. Çocuklar toplanıp oturup öğretmenle bir şeyler yaptıkları zaman katılıyor ama serbest kaldıklarında genelde bireysel takılıyor. Oyuncaklarla da fazla oynadığını göremedim. Bir ara tuvaleti geldi, ben ekrandan gördüm anladım ama öğretmenine söyleyip söylemediğini bilemediğim için hemen müdür yardımcısına söyledim. O da telefonla öğretmenine söyledi. Çıkarken öğrendim ki o da söylemiş, zaten o sırada tuvalete giden çocuklar varmış. İnci söylüyor dedi öğretmeni.

Bale dersi vardı bugün. Bu en küçüklerin bazılarını en son indirdiler, orada da gösterilen herşeyi yapmaya çalıştığını gördüm. O dersi içerden izleyen müdür hanım, çok güzel bale yapıyor, öğretmeni çok beğendi dedi. :) Siz bale dediğime bakmayın onlar için en hafifinden hareketler işte :P

Sonra yemeğe çıktılar, ve yemek sonrası da geldik. Dişlerini fırçalatmamış, inerken ben de dinlencem dedi, ama kızım senin çarşafını getirmedik dedim, bir kaç kere tekrarlasa da sonra hadi gel senle bankaya gidelim dedim ikna oldu. Sonra yine gelicez bul(r)aya dedi, ayrıldık.
Önce arabayla bankaya gittik sonra yolumuzun üzerinde olan oyuncakçıya girdik. Onu bugün ödüllendirdim ama yarın sabah da ağlamayacağı için söz aldım. Sözlerinde durmuyor ama ;)

Doktor seti aldım. Bu ara çok doktorculuk oynuyor, bebekleri hep hasta oluyor, ben doktor olup numaradan muayene ediyorum da bu bebekler nedense hiç iyileşemiyorlar. :) Kendi doktor olsun muayene etsin bebeklerini diye beraber beğendik aldık. Bir de sürekli kaybolan tokalarımızın yerine yenilerini aldım.

Eve geldiğimizden beri oyun oynuyordu ama şimdi uyuyor. Öğle uykusu uyumuyor malesef, neyseki şimdi uyudu. Yoksa bir müddet sonra uykusuzluktan huysuzlanıp, bu sefer yemeğini de doğru düzgün yemiyor.

Yuvada her sabah, bu sabah ki gibi ağlayarak mı sınıfına çıkacak diye canım sıkıldı biraz. İnşallah öyle olmaz. Çıktıktan sonra beni hiç aramıyor maşallah ama öğretmen engelleyemeden biri zarar verirse, canı yanarsa anneeee diye ağlayabilir.

Not: Yine fotoğraf çekmeyi unuttum. Zaten 9'da kalkıp giyinip çıkması 9 buçuğa yaklaşıyor, ben de aceleci panik, unutuyorum.

Not2: Unutuyordum yazmayı, yemeğini öğretmen yardımıyla yemiş, kaşık tutmayı beceremediği için hemen bırakıp öğretmene sen yedir diyormuş.

Salı, Eylül 04, 2007

Yuvada ilk iki gün

İnci için yuva bir kaç yuva gezdim ama evime en yakınını gezmemiştim. Geçen cuma günü, eski bir anaokulu öğretmeni olan komşumla onu gezdim. Bu sene için bize uygun olduğuna karar verdik ve İnci bugün itibariyle yuvaya başladı. Haftanın 5 günü yarım gün olarak anlaştık. İlk 3 gün ücretsiz deneme günü, sonrasında eğer devam etmek istiyorsanız ücretini yatırıyorsunuz.

Sabah 9 ile 10 arası kahvaltı saati, 10 da gün gün branş dersleri seramik, müzik, yaratıcı drama ve modern dans oluyor, sonrasında da sınıflarında oyun oynayıp ders yapıyorlar. 12 de yemek yiyorlar ve yarımda çıkıyoruz. Çünkü diğer çocuklar uykuya gidiyorlar.

Pazar akşamından çantamızı, oraya vereceğimiz yedek giysilerimizi, diş fırçamız diş macunumuzu güzelce İnci ile birlikte keyifle hazırladık. Sabah da kalktık, orada kahvaltı edecek diye neşeyle gittik. Gittik gitmesine ama hiç sandığım gibi olmadı. İnci bana yapıştı, yukarıya çıkmayı reddetti. Annelerin yukarıya çıkması yasak kızım, bak herkesin annesi müdür odasında oturuyor ben seni burada bekleyeceğim falan filan işe yaramadı. Bir müddet daha bana yapıştı bir şekilde ikna olup yukarı çıktı sonra anneme gidiceeem diye ağlayarak aşağıya indi. Yine bana sarıldı, ben buradayım seni bekleyeceğim demem fayda etmedi, kaç gün önce konuştuklarımız zaten hiç konuşulmamış gibi. Sonra müdür odasındaki iki televizyondan sınıflar izleniyor. Oyun alanını gösterip tekrar ikna ettik gitti, bu sefer ağlamadı. Seramik dersi için alt kata indiler, sessizce gitti, orada bir şeyler yaptı. Dersleri bitip tekrar yukarı çıkacakken hoop bizimki benim yanıma geldi ve yine ben annemin yanında kalıcaaam yaptı, sarıldı bana. Sonra öğretmeni ellerini yıkayıp annenin yanına öyle gelelim dedi, razı oldu tekrar çıktı bir daha inmedi. Yemeğe kalmayacağını sanıyorduk ama psikolog(müdür) İnci yemeğe kalmış dedi. Yemeğini öğretmeninin de yardımıyla yemiş ve aşağıya indi. Bana ellerine çizilmiş yıldızlarını gösterdi, öğretmenini öptü, vedalaştı. Öğretmeni ona yarın kahvaltıya bekliyorum İnci dedi, tamam dedi ayrıldık.

Sonrasında ona sabah yaptıklarını tekrar hatırlatacak konuşma yapmadım. Evde teyzesi ve babasına İnci'nin yaptığı güzel şeylerden bahsettik. Yarın sabah kahvaltıya çağrıldı dedik. Akşam yine çantamızı hazırladık, salı günleri kitap günüymüş çantamıza kitabımızı koyduk, kapının yanına çantayı koyduk.

Sabah yine çantasını sırtına taktı, gittik. Oraya girince yine bana yapıştı. Benden ayrılmak istemedi. Ekrandan oyun odasındaki arabaları görünce yine öğretmeni gel bak gidelim istemezsen annenin yanına ineriz dedi razı oldu çıktı. Önce oyun salonunda biraz oynadı, ben de aşağıdan izledim. Sonra kahvaltı etmiş. Yemek odası her yaş grubunun ayrı ama orada kamera yok, göremiyorum. Aslında en merak ettiğim olaylardan biri nasıl yemek yediği. Güzelce yedi diyorlar, bilemiyorum görmeyince. Sınıfların hepsinde kamera var. Kahvaltıdan sonra müzik dersi için aşağı indiler bana sadece el salladı, öpücük gönderdi. Branş dersleri internetten web camden de izlenebiliyor. Çıkınca ne yapacak diye merak ediyordum yine bana el salladı yukarıya çıktı. Sonra sınıflarında biraz kitap okudular peşinden boyama yaptılar, ingilizce dersi yaptılar, biraz oyun oynayıp öğle yemeğine gittiler. Yemek sonrasında da İnci'yi aşağıya indirdiler. Yine öğretmeniyle vedalaştı geldik.

Üç gün çocuklar alışana kadar anneler orada oturup bekliyor. Yarın da bekleyeceğim ama perşembe günü ne olacak bilemiyorum. Eve gidip sonra gelmeme izin verecek mi bakalım. Aynı sitedeyiz yani evimizden blok ötede o kadar.

İlk gün ağlayınca içim fena oldu. Kalkıp müdahale etmemek için zor durdum. Ama onun tüm yaptıklarını aşağıdaki televizyonda izlemek güzel.

Diğer çocuklara hiç yaklaşmıyor, ya yalnız ya da öğretmeniyle takılıyor. Zamanla alışıp arkadaş edinmeyi de öğrenmesini umuyorum.

Yuvada bu hafta yeni başlayan çocukların alışma dönemi, haftaya tüm sınıflar biraz daha rayına oturacak gibi. 24 ay ile 32 ay arası 1. kısım, sonrası 3 yaş ikinci kısım olacak. Onların sınıfları birleşik gibi ama iki ayrı öğretmenleri olacak. 4 yaş, 5 yaş ve 6 yaş sınıfları da ayrı. İnci arada kalıyor bence tam olarak hangi tarafda kalacağı ve öğretmeni pazartesi netleşir. Şimdilik iki öğretmen de ilgileniyor.

Henüz orada hiç tuvaletini yapmadı, gitmeden önce evde yapmıştı. Öğretmeni de arada soruyormuş ama yok diyormuş.

Sırtına çantasını takmış giderken fotoğrafını çekmeyi unuttum. Yarın çekeyim de bu yazıya ekleyeyim. :)

Pazar, Eylül 02, 2007

2,5 yaş


10 ağustosda 2,5 yaşını dolduran minik prenses sürekli yeni huylar çıkarsa da son dönem özelliklerini yazayım.
  • Mısırı çok seviyor ve teyzesi her hafta pazardan alıp ona haşlıyor.
  • Çekirdeği ve kuruyemişi seviyor. Akşamları babası çayın yanına çekirdek alınca hemen onun yanında bitip kendisine ayıklatıyor. Ben sevip yemediğim için bu konuda babasının ortakçısı.
  • Turşu canavarı, ona kalsa yemek yemesin turşu yesin...
  • Neden ile başlayan sorular bitmek bilmiyor. Neden öyle dedin? Neden öyle yaptın? Neden öyle böyle vs... olmuş?
  • Bak şimdi ile başlayan cümleler kurup bilmiş bilmiş bize bir şeyler anlatıyor. Bu kısım çok komik oluyor, mimikler de o kadar bilmiş bimiş ki çok hoşumuza gidiyor. Şöyle yapmıştık, böyle yapmıştık, öyle oldu, böyle oldu, yaşadığı her şeyi anlatıyor. Bazen farklı konularda alakasız şeyler anlatabiliyor veya konular arasında farklı ilişkiler kurabiliyor. Bir kelime ona yaşadığı başka bir olayı çağrıştırabiliyor ve onu anlatıyor.
  • "O öyle diildiiii" diye kızıp bir şeylerin onun istediği gibi olması konusunda ısrar ediyor.
  • Kendisiyle oynamaya gelen komşu ablasına, kendi isteklerini yaptırıp, ortamı o yönetiyor.
  • Cümlelerinin sonunda emir kipi kullandığı zaman uyarır uyarmaz düzeltip "misin" ekleyip tekrar soruyor.
  • Bu ara istediklerini ağlayarak yaptırmaya çalışıyor veya istediği bir şeyi düzgün söylemek yerine ağlayarak söylüyor. Anlamıyorum düzgün söyle, ağlamadan söyle, ağlarsan asla yapmam diyerek, normal bir şekilde istemesini sağlıyorum. Sonrasında da niye öyle istiyorsun güzelce söylesene yavrum, ağladığın zaman ne söylediğin anlaşılmıyor diye konuşuyorum ama henüz bu huyundan vazgeçiremedim.
  • Çekingenlik ve yabanilik huyundan da vazgeçmedi. Tanıdıklarına bile ilk anda çekingenlik yapıyor. Anne düşkünlüğü bir kat daha arttı sanki.
  • Teyzesini çok seviyor, onun asla gitmesini istemiyor. Yine de bazen annem yapsın, annem yedirsin diye tutturuyor.
  • Banyo yapmayı, suyla oynamayı sevse de kafasının yıkanmasından yüzünün yıkanmasından hiç hoşlanmayıp ağlıyor. Ama ona havuz yapıp oynadık bir kere o zaman kafasına kendi su döküyor. ;))
  • Kitap okumayı çok seviyoruz, bildiği kitaplarda bir şeyi atlarsam eğer o söylüyor. Legolarıyla kule tarzı şeyler yapmayı seviyor. Bebekleriyle oynuyor, mutfak oyuncaklarıyla oynamayı seviyor ama boyama yapma, kalem tutma gibi konularda zayıfız. Sanırım resim konusunda onu iyi geliştiremedim. Kendi yapmaktan ziyade ben yapayım istiyor, ben de ona gösterip o yapsın istiyorum, olmuyor.
  • Yemek yeme konusunda da çatal batırılıp yenen yemekleri yiyebiliyor ama kaşık kullanma konusunda beceriksiz. Zaten ilk başta ben yiycem yapsa da sonra annem yedirsin yapıyor. Sanırım bunun suçlusu da benim, fazla müdahaleci davrandım herhalde, daha küçüklüğünden beri, o yüzden kendi yemeyi iyi öğrenemedi.