Cumartesi, Eylül 30, 2006

Tuvalet Eğitimi

Tuvalet eğitimine başladığımı söyleyemem, bunun için hiç acele etmiyorum ama hazırlığını yaptım sayılır. Yazın bir tane klozet adaptörü aldım ve ne olduğunu İnci'ye öğrettim. Bir iki kere denedim altı açıkken üzerine oturmaktan korktu ben de zorlamadım. Ama bazen kendi oturup bazen de bebeğini yerde iken üzerine oturtup çişşş diyor. Sonra kaldırıyor. Onu banyodan hiç dışarı çıkarmıyoruz hep klozetin yanında duruyor.

Geçen akşam bizi öyle şaşırttı ki, banyonun oradaydım çişş dedi umursamadım, ısrar etti adaptörü klozetin üzerine koydu, ben de yardım ettim. Üzerine oturmak istedi, şaşırdım, yine korkmasın diye altını açmadan olduğu gibi oturttum. Önce beni tuttu falan sonra bıraktı. Ooo küçük hanım oturdu kalkmak bilmiyor. Babasına seslendim gel bak fotoğraf makinasını da yanında getir diye.. Fotoğrafını çektik. Hadi biz gidiyoruz gel dememize rağmen kalkmıyor, bıraktık onu orda, ikimiz de ayrılınca çağırdı gittim, kalkacakmısın dedim bitti dedi kalktı. Döndü bir de klozetin içine baktı bir şey var mı diye... Yapmadın ki kızım bir şey hadi gel derken bir de ne farkedeyim bizim ki altına doldurmuş kokuyor.

Altını açsam da oturtsam korkarmıydı bilemiyorum ama İst. kendi evimize dönünce ufaktan tuvalet eğitimine başlasam iyi olacak gibi. Ben üzerine düşmesem de küçük hanım öğrenecek gibi. Günde bir kaç kere çişş kaka falan diyor. Zaten büyük tuvaletini çok zorlanarak yaptığı için onu söylüyor, bir iki kere banyoda çömelip yerde kendi bezine yaptırmıştım. Elimi tutup ıkınıyordu zavallı. Ama dediğim gibi hiç üsteleyip çocuğu korkutmak istemiyorum...

Cumartesi, Eylül 23, 2006

Bağda...


Babaannesinin çiçekleri seviliyor, ciciii ciciii...


Dalında domates nasıl oluyormuş inceleyip, öğreniyoruz...

Kaan abisi (kuzeni) onu salalrken, keyfimiz gayet yerinde. Zaten Kaan abi görüldü, anne unutuldu tüm haftasonu boyunca... Kaa Kaa diyerek peşinde dolandı...


Bağ komşumuzun torunu Melike ablası da geldi, ağaç altında oturup öyle güzel oynadılar ki...

Geçen hafta





Geçen hafta İnci ile tek bir gün bile evde oturmamıştık. Bir gün Kızılay'a alışverişe. İndirim dönemi bitmek üzere olsa da ben son bir alışveriş yaptım. Bu dönemleri seviyorum, hatta İnci'ye seneye yaz giyebileceği bir iki parça dışarı giysisi aldım çok uygun oluyor. Geçen sene de aynını yapmıştım bu yaz çok giydi çok da güzel oldu... Hesabını bilen hanımlar böyle yapıyorlarmış duydum ;) Alışveriş yaparken tezgartarlara uzaktan uzaktan gülücük atıyor, kimseye de kendini sevdirmiyor. Giyinme kabinlerine de alıştı aynalı aynalı, zor çıkarıyorum.

Ertesi gün Ümitköy'e eski oturduğumuz apartmana komşu ziyaretine gittik. 4 yıl kadar önce yine bir yıllığına Ankara'ya geldiğimizde orada oturmuştuk. O zamanlar küçük hanım yoktu, ben özgür takılıyordum. Tek bir komşum vardı, o hanımın hep arayıp hatırını sordum ve kızımı götürüp göstermek kısmet oldu. Oraları seviyormuşum, ben de özlem giderdim. Ankara'da yaşayacak olsam yine orada oturmak isterim. İnci de gayet güzel durdu, teyzenin hazırladıklarından yedi, balkondan dışarıyı seyretti, beni hiç üzmedi ama saat 4:30 oldu hiç uyumadı. Otobüse binerbinmez de uyuya kaldı. Oradan da akşama eşimin halasına geçtim, aktarmalı yolculuğum boyunca hep uyudu. Ankaray'a bindik indik hiç uyanmadı. Tam apartmanın içine giriyoruz açtı gözleri. Neyseki yol uzundu uykuyu biraz aldığı için huysuzluk yapmadı gayet güzel durdu. Ama akşam uykusu çok gelse de yine uyuyamadı...

Biz yokken kargo gelmiş gitmiş onu almak için yine Kızılay'a gittik. Kızımla başbaşa gezeyim tozayım oturayım bir yerlerde yiyip içelim diye düşündüm, yani aceleci davrandım biraz daha büyümesini beklemem gerek ;)

Pastaneye götürdüm, oturduk ikimize de pasta söyledim ve limonata, onunki çikolatalı pastaydı ve minicik parmağını daldıra daldıra yemek istedi. Birazcık yedi yemedi pastasını bana kaldı. Biraz limonata içti, masaya su döktü. Beni zorladı yani... Ne yapayım birazcık daha sabredeceğim anlaşılan. Onunla doya doya zevk ala ala bir gün geçirmek için. Pastanede fotograf çekmek aklıma gelmedi. Şöyle parmağını sokmuşken pastaya...

Eee hafta sadece bunlarla bitmedi, cuma günü de şehirdışına babaanne dedeye gittik...

Cuma, Eylül 22, 2006

Kaçtı...

Ekmek almak için açtık kapıyı ve karşı kapı da açıldı. Önce komşum B. sonra oğlu Hakan kapıda göründü her sabahki konuşmalar, hoşbeş...

Bir de baktım ki bizim kız geçti karşıya bıdı bıdı, Hakan'ın da elini tutmuş, dönmüş bir de bana el sallıyor :))

Perşembe, Eylül 21, 2006

Komşuda...

Komşuya verdim ya geçen gün, ne yaptı nasıl durdu diye de rapor almadan duramadım. Gayet güzel durmuş, önce Hakan ile oynamışlar sonra da muz yemişler. Hakan kreşe gidince çaldım kapıyı alayım diye duruyor şimdilik kalsın dedi komşum. Çok tatlı bir hanım 1 yaşında da bir kızı var. Rahat, doğal biri, seviyorum böyle insanları...

Tamam huysuzluk yaparsa getir dedim. Bayağı bir müddet sonra kapı çaldı, bizimki kaka yapmış, kaka deyip kapıyı tıklıyormuş. Anne değiştirsin istiyor herhalde, senin bu kızın çok akıllı diye verdi komşu... Daha önce de bir çiş kaka falan demiş tuvalete götürüp klozet adaptörüne oturtmuş komşum sarıl bana demiş sarılmış ve biraz çiş yapmış. Ben yaptıramıyorum halbuki... Bana sarılıp kalkıyor, adaptöre klozet üstünde hiç oturmuyor zaten... Ayrıca komşum, kızın çok uyumlu, kreşe gayet rahat alışır dedi...

Gelince eve bir müddet kendini anlamsızca yerlere attı, ağladı. Gelmek istemiyor, eşim çocuk senden bıktı anlaşılan diyor. Sanırım bütün gün beraber evde oturmaktan bıktı, değişik insanlar, çocuklar istiyor. Dönünce evimize götürürüm onu arkadaşlara oynar çocuklarıyla, burada ancak bu kadar. Ben de yalnız kalmak ve tembellik yapmak istiyorummmm.......

Şunu anlamış bulunmaktayım, bütün huysuzluğunu nazını bana yapıyor, dışarıda masum melek :((

Fotoğraf olarak yüzüklerini koydum nasıl ama :) Çok seviyor hanımefendi. (Belma teyzesi gör bak verdiğin yüzükleri takıyoruz...) Kolyemiz boynumuzdan çıkmıyor zaten, uyuyacakken çıkarttırıyorum ;)

Salı, Eylül 19, 2006

...

Pazar akşamı eşimin memleketinden döndüğümüzden beri hastayım. Çok üşütmüşüm orada, akşamları çok soğuk oluyor.

Bir anne asla hasta olmamalı, nasıl olacaksa... Yatamıyorum ama başımı da havada tutamıyorum. İnci'ye bakacak birileri olsa da yatsam hayalleri kuruyorum. Karşı komşuya verdim ilk defa, oğlu kreşe gitmeden oynasınlar diye. 4 yaşında zıpır bir oğlu var, çok tatlı. Bazen geliyor bize, kreşe gitmeden yarım saat İnci ile oynuyor, aslında İnci'den çok onun oyuncakları ile oynamak için geliyor ;) Çocuk işte değişiklik istiyor hepsi...

Birazdan gelir bizim kız... Bağ maceralarımızı da iyileşince yazarım, çok güzeldi, meğer pezmez yapıyorlarmış bu haftasonu ilk kez ona denk geldik....

Cuma, Eylül 15, 2006

Numaracı

Bu hafta dışarıda olmadığımız tek günümüz bile yoktu. Onları sonra yazacağım, bugün de babası izinli gidiyoruz babaanne ve dedeye, haftasonu bağda neler yapacak bakalım. Koşturup durur artık...

Dün akşam çok başım ağrıyordu bıraktım onu babaya ama yine de yanıma geldi. Ben gönderdim o geldi. Annelerin hasta olmaya hakkı yok anlaşılan. Kalkmamı çok istese ve kalkmam için açım numarası (elleri karna vurma) yapsa da kalkmadım. Sonunda o da pes etti, yanıma yattı beraber uyuduk...

Azıcık uzansam kalk diye beni kaldırmak istiyor. Kalkmayıp yatmada ısrar edince de açım numarası yapıyor. Öyle yapınca hemen kalkıp ona bir şeyler hazırladığımı çözmüş, yemiyor tabiki.. Sadece numara... Çok akıllı bu çocuklar çoook, şimdiden parmağında oynatıyor, ilerde neler yaşayacağımızı Allah bilir...

Perşembe, Eylül 14, 2006

Golye

Gözünü golye golye diye açtı bizimki :) Akşam elinde kendi gibi siyah inci bir kolye ile yatmıştı, aradık bulduk bir köşeden... :) Taktı, mutlu oldu.. Bu kız hiç bana benzemeyecek çok süslü olcak anlaşılan... :)

Zaman...

Şimdi gidip yanına uzanacağım gözünü açtığında beni görünce öyle mutlu gülümsüyor ki onu kaçırmak istemiyorum...

Şiiri Evren'den aldım çok içime dokundu...

YETİŞKİN OĞLUMA

Sürekli meşguldüm o kadar sene
Seninle doyasıya oynayamadım
Sen beni çağırdın gel oyna diye
Ben bir türlü zaman ayıramadım

Giydirdim,doyurdum,seni kolladım
Sadece bunları yeterli sandım
Bana oyuncağını getirdiğinde
Ben seni çoğu kez başımdan savdım

Yatağa yatırır seni okşardım
Sen uyur uyumaz hemen çıkardım
Şimdi o günleri çok özlüyorum
Keşke bir dakika fazla kalsaydım

Hayat ne kadar da kısa, yıllar ne çabuk
Ne zaman büyüdü bu küçük çocuk
Ona dokunmak için uzandığımda
Ellerim boş kalır yüreğim buruk

Artık ne resimler, ne de oyunlar
Ne ‘’ iyi geceler’’ ne sarılmalar
Hepsi çok geride ulaşmak çok zor
Yaşanmadı sanki o güzel yıllar

Artık hiç işim yok, yapayalnızım
Günlerim çok uzun, üstelik bomboş
Keşke isteklerini bir bir yapsaydım
Küçük arzuların şimdi çok şirin çok hoş

Alice Chase

Salı, Eylül 12, 2006

Minik Yardımcı

49 dokuz santim doğan minik kuşum 1,5 senede 1,5 katından fazla uzadı, herşeyleri o kadar hızlı gelişiyor ki... Kucağımda tuttuğum o minik şimdi sığmaz, daha doğrusu kendini sığdırmaz oldu. Bazen yaptıklarıyla beni çok şaşırtıyor. Yapamayacağını düşündüğüm onu hala minicik gördüğümden herhalde. Herşeyi anlayıp yapması karşısında hem seviniyor, hem de şaşırıyorum...

Uzun zamandır bana yardımcı oluyor da, daha şimdi günlüğüne yazabiliyorum. Ben veriyorum o götürüp çamaşır makinasına kirli çamaşırları sokuyor. Sonra da alıp içine girdiği sepeti neredeyse bulup getiriyor ve yıkanmış çamaşırları çıkartıp asmaya gidiyoruz. O tek tek veriyor, asıyorum. Yalnız biraz sabırsızız, ben daha asamadan diğeri için bada bada diye bağırıyor, bu "bada" bana bak anne al şunu demek herhalde. Bazen de mandalları veriyor. Geçen karşı apartmandaki komşu hanım yardım ettiğini gördü de tadını çıkarın büyüyünce yapmıyorlar diye kızından yakındı. Doğru söylüyor kadıncağız, ben de iş olunca ödevim var diye sıvışır, anneme yardım etmezdim. Bu dönemi iyi değerlendirmek lazım. ;)

Mutfakta ise bulaşık makinasından temiz tabakları tek tek çıkartıp bana veriyor. En büyük zevklerinden bulaşık makinasını boşaltmak, onsuz asla :)) Yemek yaparken sadece seyirciyiz. Tezgahta oturuyor ve beni izliyor. Bu tezgahda oturtma işini eşimin halasından duydum torununu o şekilde oturtuyormuş. Çok işime yaradı yoksa bana yemek falan yaptırmıyordu. Şimdi ise rahatlıkla yapabiliyorum. O kadar alıştı ki mutfağa girer girmez tezgaha çıkmak istiyor. Sürekli dikkat etmek gerekiyor ama olsun. Eğilirse düşeceğini biliyor. Azıcık uca doğru gelse düşeceksin geri kay diyorum ayaklarını toplayıp geri gidiyor :))

Yerleri de beraber siliyoruz, ona temiz bir bez veriyorum o da benim yanımda yer siliyor... Gerçi daha çok suyla oynamak istese de kirli diye izin vermiyorum, bozuluyor...

Bunun haricinde de yap et götür getir dediğimiz herşeyi yapıyor. Ona sorumluluk vermemin ve bana yardımcı olmasının onu mutlu ettiğini farkındayım. Ben de mutlu oluyorum... :)

Kitap..

Eskiden bana oku oku diye getirdiği kitapları şimdi kendi alıyor oturup resimlerine bakıyor ve okuyor... :)

- agadiş, agagıdıgış, agagadagış....

Bu kadarını anlayabildim genelde bu şekilde tekrar ediyor. Bir kaç kelime daha eklerse ben de eklerim buraya...

Pazar, Eylül 10, 2006

Şarkı :))

İnci şarkı söylüyor...

- guupa guupa guupa.......

- gaaa gaaaa gaaa........

Cuma, Eylül 01, 2006

Beklenen an

Eveet kızım anne dedi... Beni dünyanın en mutlu annesi yaptı... Her ne kadar çok az söylesede bana düzgün bir şekilde anne dedi :)))