Dün de beraber gezmeğe gittik. Gittiğimiz yerde biri 3 yaşında erkek, diğeri 5 yaşında kız olmak üzere iki kardeş vardı. Çok güzel oynadılar. Çünkü o iki kardeş oyuncaklarını İnci ile paylaştılar ve ona hiç zarar verecek haraket yapmadılar. Güzel bir gün geçirdik, ben de sevip özlediklerimle görüşmüş oldum. Dönerken arabada uyudu, eve çıkartırken de uyanmadı ve öğlen uykusunu akşam üstü yapıp gece yine geç yattı. Hala da uyuyor...
Çarşamba, Mart 28, 2007
Neler neler yaptık...
Dün de beraber gezmeğe gittik. Gittiğimiz yerde biri 3 yaşında erkek, diğeri 5 yaşında kız olmak üzere iki kardeş vardı. Çok güzel oynadılar. Çünkü o iki kardeş oyuncaklarını İnci ile paylaştılar ve ona hiç zarar verecek haraket yapmadılar. Güzel bir gün geçirdik, ben de sevip özlediklerimle görüşmüş oldum. Dönerken arabada uyudu, eve çıkartırken de uyanmadı ve öğlen uykusunu akşam üstü yapıp gece yine geç yattı. Hala da uyuyor...
Pazar, Mart 25, 2007
Sobe : Memnun kalıp/kalmadığımız ürünler
İlk olarak, fotoğraftakine benzer Graco travel system bebek arabası almıştık. Doğmadan önce aldık, sonra pişman olduk. Kalitesinden yana bir sorun yoktu. Sorun bizim bebekteydi. Hiç binmedi denebilir. 7 Kilo veya 7 aylık olana kadar arkadaşın ödünç verdiği kanguruda gezdi. Ayrıca bebek arabası bana çok ağır geldi. Giriş üstü 1. katta oturmamıza rağmen onu merdivenlerden indirip çıkarmak çok zordu. Zaten bel fıtığım var.
Ben de Ankara'ya gittiğimizde internetten bebekmarket'ten Chicco Caddy Puset aldım. Çok memnunum, hala kullanıyoruz.
İstanbul'a evimize dönünce kızıma bir oto koltuğu aldım. Ona güzelce koltukta oturması gerektiğini anlatım. Komşumuzun ikizlerini oto koltuklarında oturur görmesinin de çok büyük faydası oldu. Şimdi koltuğunu çok seviyor, beraber gezmeğe gidiyoruz. Gerçi uzun yolda huysuzlanıyor ama olsun, onun da benim de olmazsa olmazım. Koltuğu benim arabamda olduğu için babasının arabasına yalnız oturmuyor. Chicco Zenith marka koltuğu da internetten e-bebek'ten aldım.
Mama sandalyesini de İnci oldukça küçükken aldım ve çok memnunum hala kullanıyoruz. Stork'un, onu da e-bebek'ten aldım. Şimdi ön tablasını çıkarttık, sandalye olarak kullanıyoruz.
İnci'nin birinci yaş doğumgünü pastasının üzerinde görülen o cüceler var ya işte bunlar bizim hayatımızı kurtardı. :)) O cücelerle o kadar oynadı ki anlatamam. Cüceler kovalara mı girmedi, banyoya mı girmedi, yemek mi yemedi. Eskisi kadar hevesi yok ama ara sıra oynuyor.
Yine bir yaşındayken fotoğraftaki kovaları aldık. Hem kule oluyorlar hem de içiçe geçiyorlar. Onu çok sevdi hala oynuyor. İlk zamanlar biz kule yapardık o yıkardı, sonraları kendi başına kule yapmaya başladı. İyiki almışız dedik... Halkalar, şekilleri yerlerinden geçirme oyuncağı gibi şeyler var, memnun kaldığımız.
Şu anda legolar var, çok oynadığı. Bebekleri var vazgeçemediği, bir yere giderken hep yanında götürdüğü...
Bir de üzerinde Bruin ayı ve arkadaşları olan renkli haraketli piyanosu var. 3 aylıkken almıştım. Eşim sen kendine alıyorsun demişti ama yaşını doldurmadan oynamaya başladı ve hala da vazgeçilmezleri arasında.
Sonra yine Ankara'da ona fincan seti aldım. O zamandan beri oynuyor. Şimdi yenileri de hediye geldi. Bir de ütü aldım. Kız çocuklarını oyalamak için ideal oyuncaklar, gerçi bu aralar mutfakta gerçekleriyle oynuyor. Cezveler, kaşıklar, süzgeçler vs...
Fotoğrafları olmayan kitaplarımız var. Kitaplarımızı ayrıca bir yazı olarak hazırlayacağım. İlk kitaplarını İnci 11 aylıkken almıştım. Pıtırcık serisi ve Paticik serisi. Sonra bir çok kitap aldım ve hala da alıyorum. Hepsinden çok memnunuz. Ama ilk aldıklarımızın yeri bir başka. Akşamları tüm kitapları sırayla getirip okutuyor, biri bitince bana dur otur sakın kalkma diyor ve ikincisini kitaplıktan alıp getiriyor. Bir müddet sonra ben çok sıkılıyorum ama kurtuluşum yok.
Ben de annelog ve Ateş'in annesini sobeliyorum. Bakalım nelerden memnun kalmışlar. :)
Etkileşimler
Bir çocuk sağa sola çarpıp, düşüp canını acıttığı zaman gidip çarptığı nesneye vururlar, bu mu canını acıttı vs. diyerek. Ben bu olayı hiç doğru bulmuyorum ve asla da yapmadım. İleride belki bir çocuk canını yakacak, ne yani o zaman da gidip o çocuğa mı vurulacak. Senin canını yakanın sen de canını yak mantığının özü bence bu. Neyse işte İnci'nin canı acıdığında gel öpeyim geçer şimdi şeklinde yaklaştım. Biraz daha dikkatli olmasını söyledim. Benim yapmadığım bu davranış biçimini ismi lazım değil bir büyüğümüz yapmaya kalktı. Hemen engelledim. Ama ben yanlarında olmayabilirdim de...
İkinci olay da hayvanlarla korkutmak. Kızımı asla bir hayvanla korkutmadım. Onları çok seviyor ve hepsini sevsin istiyorum. Hatta masallardaki kurtlardan da korkmasın diye masalları ona göre anlatıyorum. Şu masallardaki cadı, büyücü, sihir yapanlar gibi şeylere de hastayım zaten; onlardan da bahsetmiyorum. Dün dışarıda bahçedeydi ve içeri girmek istemiyordu. Ben konuşarak ikna etmeye çalışırken büyük biri köpekler geliyor diye korkuttu. Söyleyiş tarzından korkulacak bir şey diye düşünüp hemen içeri girdi. Bir de bu aralar zaten çok şeye korktum diyor. Ben de bozuldum tabi.
Açıkcası kendi annem babam bile olsa benim istemediğim bir davranış örneği kızıma sergilendiğinde çok bozuluyorum. Eşim de yanlış bir ifade kullandığında hemen uyarıyorum. Mutlaka dışarıdan etkileşimler olacak herkesi uyaramam ve bunları engelleyemem. Bilemiyorum bazı konularda ben mi çok katıyım, ilerde daha da sosyalleştikçe, kreşe gittiğinde neler yaşayacağız bakalım... Olan benim sinirlerime olacak sanırım. :)
Cumartesi, Mart 17, 2007
Bulamadıklarım...
Geçen akşam da Pattex yapıştırıcıyı arıyordum, küçük bir tüp. Saatimin kayışını, İnci'nin piyanosunun filini ve yazı tahtasının altını yapıştıracaktım. Kitaplığa bakındım göremedim, nerede acaba nereye koyduk diye sesli hem düşünüp hem de onunla konuşuyordum. Bana kitaplıkta olduğunu orada orada diye söyledi. Yok dedim, ısrar etti. Bir daha baktım, gerçekten de görememişim önüne bir şey gelmiş, oradaymış. İnci, sehpaya çıkıp kitaplığı çok karıştırdığı için bilmediği yok. :)
Artık bulamadıklarımı hep İnci'ye soruyorum, o herşeyin nerede olduğunu çok iyi biliyor. ;)
Perşembe, Mart 15, 2007
Bağırmadan ve dövmeden çocuk yetiştirmek...
Malum 2 yaş sendromu yaşıyoruz. Çocuğuma bağırıp çağırmadan terbiye etmek istiyorum. Bazen çok sinirleniyorum ve öfkemi kontrol etmede çok zorluk çekiyorum. Bağırma konusunda bazen kendimi kaybedebiliyorum ve sesim yükseliyor. Çocuğum benden bağırmayı, gidip başka çocuklara veya bana aynı şekilde davranırsa, kendimi affetmem.
Bu kitap çok güzel, okumasi ve uygulaması çok rahat. Klasik kitaplar gibi değil. Karşılaştığımız her sorun bir başlık altında ele alınmış. Kitap bunlardan oluşuyor. Mesela, uyumama, yemek yememe, yemekle oyun oynama, huysuzluk krizi, aklınıza ne gelirse... Sorunun sebebi, yapılmaması gerekenler, neler yapılması gerektiği ve örnek bir çözüm hikayesi.
Bu kitabı almaya öylesine karar verdim. Çok satılanlar listesindeydi, bunun da faydalı olacağını düşünüyorum. Şöyle bir göz gezdirdim, hoşuma gitti. Her iki kitabı da okuyup, uygulamaya başlayınca daha detaylı yorumlarımı yazarım.
Anne Kucak
Benim oturmama hiç tahammülü yok, akşamları rahat vermiyor, eğer bir şey istiyorsa bıktırana kadar anne kalk diyor, o yüzden bu kelimeden oldukça sıkıldım.
Kendini sevdirmek istediğinde de sarılıp; "bebeğim", "kujum", "böceğim" diyor. Ben de peşinden tekrar ediyorum, bebeğim, kuzum, böceğim, canım diye... Sürekli seviliyor zaten ama eğer bir şeye kızdıysam zorla üstüme çıkıp sarılıp bu şekilde kendini sevdiriyor. Bu ara küçük hanım şımarıklık belirtileri de gösteriyor. Gittiğimiz ortamlarda da sevilince hemen dili ağzından dışarıya çıkıp oralarda geziniveriyor.
Yeme içmeyle, banyoda başını yıkamayla ve de saçlarını taramayla ilgili sorunlarımız var.
İştahsızlık başlıca problemimiz. Sonunda uzman bir doktora götürebilirim. Çünkü doğruları yaptım olmadı, yanlışları yaptım olmadı, artık ne yapacağımı bilemiyorum.
Banyo yaptırırken en son başını yıkıyorum. Başa gelene kadar herşey iyi gidiyor ama iş başa gelince kıyamet kopuyor. Yüzünden sular akmasından çok rahatsız oluyor, panikliyor sanki. Başını geriye doğru kaldırırsa akmayacağını anlattım ama yapmıyor.
Saçları dalgalı olduğu için en rahat banyodan sonra taranıyor, güzelce tarayıp kurutuyoruz. Onun dışında asla taratmıyor. Ne kadar canını yakmayacağımı söylesem de kendini sağa sola attığı için tarak takılıyor ve canı acıyor. Zaten saçlar birbirlerine öyle dolanıyor ki çocuk haklı.
Öyle nazlı bir çocuk oldu ki, şaşırıyorum. Ay acıyor, itti, vurdu vs vs... Başka çocuklarla beraber olunca çok fazla itilip kakılabiliyor. O da daha ortada bir şey yokken kendini çekiyor.