Salı, Mayıs 30, 2006

Gezmeye Gittik...

Pazar günü Dikmen Vadisine gitmiştik ama ben fotoğraf makinasını yanıma almayı unutmuşum. Çok güzel bir yerdi, evimize çok yakın böyle bir yer olduğunu bilmiyorduk. Yürüyerek de gidebiliriz kızımla, ama havalar o kadar sıcak ki pek fırsat bulamıyoruz. Sıcaklar daha sabahtan bastırıyor...

Bugünse büyük halalardan birine oturmaya gittik. Ankara'da babasının tam 3 tane halası oturuyor. Nigar hala oldukça uzakta oturuyor, iki vesait değiştirerek sonuçta halaya ulaştık. İnci bütün yol boyunca bebeğine sarılıp kucağımda uslu uslu oturdu. Otobüsteki insanları seyretti, kendisine gülümseyenlere gülümsedi, el salladı.

Gidince her zamanki gibi önce yabancıladı, uzun müddet ayağımın dibinden ayrılmadı sonra alıştı. Halanın muhabbet kuşu var, bizimki kuşu çok sevdi ama kafesinde, kuşu salıp da uçunca korktu. Aslında dışarıdaki kuşlardan korkmuyor ama bu evin içinde olunca herhalde korktu, biz de yakalayıp tekrar yerine sokmak zorunda kaldık...



Halasının balkonunda oturduk, hala ona çingene salıncağı yaptı. İnci hanım da ilk kez çingene salıncağında sallanmış oldu, çok hoşuna gitti ama bir müddet sonra kalkacağım diye tutturdu, hevesimiz bu kadarmış, hiçbir şey uzun sürmüyor...

Pazar, Mayıs 28, 2006

Uykuya dair...

Beni pazar sabahı saat 6 da ayağa diktikten sonra küçük hanım şimdi uyudu. Bütün bebeklerini kucaklayıp yanıma geldi hadi onları da beni de uyut diye çekeledi beni odasına götürdü. 4 tane bebeğe birden sarılıp ayağımda sallanarak ninni eşliğinde uyudu, canım ya o kadar tatlı ki.

Herkesin çocuğu kendine güzel görünürmüş benimki de bana öyle güzel görünüyor ki. Evlenmeden ve çocuğum olmadan önce ben çocukları sevmem, çocuk istemiyorum, en fazla bir tane diye atar tutardım. Şimdi çok gülüyorum o halime... :)) Canımdan bir can o benim, hatta daha da öte... Evde bıdı bıdı gezen kara kafa diyorum, saçları da dalgalandı şekle şemale girmiyor komik komik dolanıyor ortalıkta. Artık herşeyi anlıyor, yap dediğimi de yapma dediğimi de yapıyor :)) Bu kadar tatlı olacağını hiç tahmin etmiyordum.

Tüm tatlılıklarının yanında zorlukları da çok çocuk büyütmenin. Blog komşum sevgili Pino bir yazı yazmış uyku ile alakalı ben de yorum yazdım ona, şimdi de burada yazıyorum. Bizim günlüğü okuyup yorum bırakan pek yok ama belki şans eseri birileri okuyup da faydalı bilgiler verirse diye...

İnci şimdi 15 buçuk aylık, sadece 3 ay odamda sepette yattı, sonra onu odasında yatağına yatırdım. İki dakikada bir uyanıp da ağladığı günler oldu ama ne kadar sık kalkarsa kalksın aldım emzirdim geri yatırdım. Çok zor oluyor, sersem gibi oluyorsun ama dayandım.

Babasının askerliğinden dolayı Ankara'ya gelince ona mecburen yer yatağı yaptık ayrı bir odada. Tek kişilik yatağı yere koyduk kenarlarına yastıklar döşedik, döne döne uyuyor. Önceden emerek uyuyordu, emzirmeyi bıraktığım için artık başka türlü uyutmaya çalışıyorum. Doğru mu yapıyorum bilmiyorum ama akşamları uykusu gelince hadi gel uyuyalım annecim diyorum, gidiyoruz odasına, koy başını hadi kapa gözünü bakayım diyorum, ben de yanına başımı koyup yatıyorum. Bazen ninni söylüyorum, dönüyor dolanıyor sonra uykuya dalıyor, bazen çabucak bazen de uzun zaman sonra. Onu uyutacağım derken ben uyukluyorum. Sonra kalkıyorum.

Hiç bizim yatağa almadım. Daha büyüyünce ne ile karşılaşacağımızı bilemiyorum. Aralıkta babasının askerliği bitip İstanbul'a dönünce kendi karyolasında yatacak, ben yanına uzanamam, o zaman ne olacak onu da bilemiyorum. İki yaşına yaklaşmış olacağı için belki başını koyup uyumaya alışır o zamana kadar diye düşünüyorum.

Gündüz uykusu ise daha bir problem, bu formül işe yaramıyor, emmediği için ya bebeğine sarılıp ayakta sallanarak daha çok da bana sarılıp kolumda pışpışlanarak uyuyor.

Kitaplarda yazılanlar her çocuk için işe yaramıyor malesef. Çünkü hepsi birbirinden o kadar farklı ki. Yine de tecrübeli annelerin bilgilerinden faydalanmak gerek. Benim ilk çocuğum olduğu için bazen ne yapacağımı hiç bilemiyorum.

Bu arada babası sabah 6 da kızına bir öpücük kondurup uyumaya devam etti. Şu baba kız aşkı çoktan başladı bizde. Çok kıskanıyorum valla...

Anne sütünü bıraktırma macerası...

Kendi mutfak günlüğüm ile uğraşırken kızımın günlüğünü çok ihmal ettim. Pazar sabahı beni erkenden uyandırmışken biraz da onunla ilgili yazayım dedim. Bu arada o da yanımda mama sandalyesinde önüne koyduklarımı yemekle meşgul :)

Başlıkta belirttiğim gibi anne sütüyle ilgili yazmayı planladım çünkü bu günlerdeki en büyük konumuz bu. Pofesör Dr. Hilal Mocan'ın bir röportajında dediği gibi bir yaşından sonra anne sütü organ hayatiyetini sağladığı ve bağışıklık sistemine katkısı nedeniyle veriliyor, bebeğin vücut organlarıın ömrünü uzatıyor, onları daha sağlam kılıyor.

Tüm bunları biliyor olmama rağmen iki hafta önce 15 aylık olduğunda kara böceğimi emzirmeyi bıraktım. Bu benim için zor bir karar oldu, ona da kıyamıyorum ama İnci hiçbir şey yemiyordu. Alması gereken ek besinleri şiddetle reddediyor ve sürekli bana yapışıyordu. Bu benim için tahammül edilmesi çok zor bir hale geldi, kendisi de çok zayıf kaldı. 15 aylık olmasına rağmen 9 kilo 850 gram geldi, doktor kontrolünde. Aslında zayıf olsa da çok şükür sağlıklı bir bebek, çok fazla hasta olmadı, boyu da güzel uzadı. Bundan sonra esas hastalıklarla tanışacağız eminim, tanıştık bile de denebilir çünkü birkaç gündür ishal, İstanbul'daki doktoru ile konuştum hafta başı da burada bir doktora götüreceğim.

Anne sütünü bırakma konusunda doktorumuz siz bilirsiniz ama anne sütü varken başka süt vermeyi ben tercih etmem dedi. Günde yarım litre, en az 400 ml süt içmesi gerekiyor dedi. İnek sütünü de tavsiye etmiyor, devam sütünü öneriyor. Diğer ek besinleri yemesi gerektiğini de söylüyor bunun yanında tabiki... Yemiyor ki, zorla nasıl yedireceksiniz.

Doktorumuz bıraktırmama yönünde konuşunca içim burkuldu tabiki. Doktorumuzu seviyorum ve sayıyorum oldukça tecrübeli bir hanım fakat doktorların yaklaşımı farklı olabiliyor. Ankara'da götürdüğüm doktor ben hiç emmemişim ama bak geliştim, zekam da gelişti doktor oldum tarzında konuşan genç bir bayandı, o da fazla rahattı bence ya neyse. Televizyonda bebeğim programında Emine Ün ile röportaj yapılmıştı onun birazını seyretmiştim, kızı Duru'nun da emmeye çok meraklı olduğunu yemek yemediğini ve doktorunun da tavsiyesiyle bıraktırdığını söyledi. Kızı ne kadarlıkken bıraktırmış orasını duyamadım, demek ki bazı doktorlar bu durumda bıraktırmayı uygun buluyor diye düşündüm.

Tüm bunların sonucunda bebişim artık emmiyor, iştahı açıldı denebilir. Problemler bitti sanmayın şimdi de süt içmiyor, nasıl alıştıracağım bilemiyorum. Sütlü olan diğer gıdaları vermeye çalışıyorum, peynir, yoğurt, ayran, sütlaç gibi...

Canım anneciğim de bana kitap almış Sahrap Soysal'ın Anne Ben Acıktım kitabını, 0-6 yaş çocuklar için yemek tarifleri var. Torununu iyi besleyeyim diye tabiki beni düşündüğünden değil :)))

Şu anda da diğer elimle hanımefendiye resimler çiziyorum, bıkmak bilmiyor hiç :) Bu yazı burda biter, sevgiler...

Pazar, Mayıs 14, 2006